30 Mart 2012 Cuma

ÇIZIK & MÜZMİN SEVGİ KELEBEĞİ


Genelde yolda bakar kör gibi yürürüm, hiçbir tanıdığı, eşi, dostu, herhangi ilginç olabilecek şeyi görmem. Zihnim ulaşacağım şeye odaklı olduğu için o esnada tesadüfen karşıma çıkarsan, suratının ortasına baktığım halde yanından geçip gidiyorsam anla ki seni görmemişimdir.  Beni tanıyan kişiyi farketmem için burnumun dibine kadar sokulup, bana el sallaması gerekiyor.

Yani hayatımın yüzde 90’lık bir kısmında dünyaya böyle baktım. Bu bir bakıma ilişkilerime de yansıdı denebilir. Bugüne kadar ilgilendiğim ya da hoşlandığım insanların ilgi alanına girmek için hiçbir çabam olmadı ( hoş buna ihtiyacımda yok ). Niye böyle bir çabaya giresin, doğal seçilim diye bir şey var, aynı enerjiye sahip o güzelim insanlarla ben birbirimizi buluyoruz, sonuçlar gayet güzel oluyor. Buna karşın hayatıma zorla girmek isteyen çok insan oldu. Bu güzel bir şey tabi ama sonrası benim için hiç keyifli olmuyor. Zamanla ben bu insanlar için, sevgisini, sıkıntısını problemini paylaşırken kendisini usulca dinleyiveren bir insan kaynağı durumuna düşüyorum.  Hayatıma girip, sevgimi sömürüp, borç para isteyebileceği, özel eşyalarıma dadanacabileceği, gelip evimi, soframı, enerjimi, gülüşümü, iyi niyetimi kullanabileceği bir sıçrama tahtası yapıyor beni. Evet Hayatıma zorrrla dahil olanları kastediyorum, onları fark etmediğim halleriyle kalbimi kazanmak için karşımda parendeler atanları, bencillik, huysuzluk ve kabalıkları en doğal hakkı sananları…

Tamam kabul ben bir müzmin sevgi kelebeğiyim. ( Müzmin kelime anlamı; “uzun zamandan beri süren” anlamına geliyormuş. Genelde olumsuz bir kullanımı var ama sevgi gibi güzel bir kelimeyle yan yana fena durmuyor. ) Ama bu ruh emicilere bir çift lafım var buradan; Ehhh! Yeter beh! Ben sizin stres topunuz, ego törpünüz müyüm canım! Bi düşün gidin yakamdan, yapışkan şeyler! Üzerinize kocaman bir çizik attım, artık yoksunuz benim hayatımda. Hıh…