22 Mart 2012 Perşembe

çocukluğumun paslı çivilerine dair


Burçin’den sonra en sadık posta arkadaşım Türk Dil Kurumu. Her gün bana düzenli olarak değerli bilgiler gönderiyor. Genelde yazışmalarım hep tek taraflı olmuştur. Çünkü ben on parmak yazan  geveze parmaklara sahip olduğum için ve yazacaklarımın sonu hiç gelmeyecekmiş gibi yazdığımdan sonunda benim dışımda herkes pes ediyor.

Ben bir bayankuşum, yani geceleri uyuyamayanlardan. Çocukken de geceleri uyuyamazdım. Zorla beni yatırmaya çalışan annemin uyumasını bekledikten sonra gecenin karanlığında sessizce bir mum yakar ve bahçeli gecekondunun ıssızlığında heyecanla kitap okumaya koyulurdum. Bazen de şimdi bana saçma sapan gelen şeyler karalardım, nasıl tatmin olurdum, nasıl mutlu olurdum, anlatılmaz yaşanır. Tabi o zamanlarımda iş bulmak, para kazanmak ya da kapitalist, berbat, boktan dünyanın kaygılarından bi-haberdim. Bolca kuşlara ve bahçedeki otlara sevgi beslediğim yaşlarımdı. Baharın gelişini bir sabah ansızın açan papatyalardan ve kırmızı gelinciklerden anladığımız zamanlardı ve ablamla birbirimizi bunun için heyecanla uyandırırdık. Açan çiçekleri ilk gören kişi olmanın, yeni olgunlaşan kayısıları ilk kez koparıp yemenin telaşında geçen, her yıl nisan ayında bahçemizde mantar gibi bitiveren yavru kediciklerle birlikte sıç sıç sıçrayarak oyunlar oynamanın mutluluğunda...

Bunları neden anlatıyorum. Sıradan bir çocukmuşum gibi davranıp aslında sıradan olmadığımı fark ettiğimi imâ eder gibi. Oysa benim zamanımda tüm çocuklar buna benzer şeyler yapardı. (Geceleri uyuyamamak hariç sanırım.) Duvarlara, ağaçlara tırmanıp, yeni yapılan inşaatların üst katlarından, zemindeki kumlara atlayarak ucuz kahramanlıklar yapıp eğlenen, çelik çomak oynayan, çamura havadan marifetli atışlarla saplanan dev paslı çivilerle labirentler çizen, çamurdan oyuncaklar yapan çocuklar. ( Ah evet dönüşen kentin dev oyuncaklarıydı inşaatlar ) Bunları daha çok erkek çocuklar yapardı ama ben kız ve erkek diye bir ayırımı hiçbir zaman onaylamadığım için ne oyun bulduysam onu oynadım.

Şimdilerde de ne iş bulduysam o işte çalışıyorum. Buradan bakınca inşaatlarda oynayan çocuktan olsa olsa amele olur gibi görünüyor. Amele değilsem bile bir amelecik olabilmişsem, şu gariban dünyanın çamuruna bir paslı çivide ben çakabilmişsem ne mutlu bana.



Yani ben hep böyle kendi kendime takılıyorum.
Gündüzleri uyuyabiliyorum ayrıca.
Ayrıca 80'lerde çocuk olmak birazda böyle bir şeydi...