30 Mart 2012 Cuma

...Misâkâ derler...


Çocukluğumda yaz tatillermin ilk günlerinde, semtimin camisinde yazın açılan Kuran kurslarına giderdik. Camilerdeki Kuran kurslarına küçük semtlerin sosyalleşme alanları diyebiliriz. Şimdiki bir kısım çocukların yaptığı gibi yaz / bilim / spor kampları gibi şeyler moda değildi, ailelerimiz o kadar bilinçli, eğitim bu kadar ulaşılabilir değildi. Elimize elif be te se cüzümüzü alır camiye yollanırdık. Bazen çok saçma sapan şeyler öğrendiğimizde oldu, çok eğlendiğimizde oldu. Hayal dünyası geniş bir çocuk için şimdilere ilginç pencereler açabiliyor. En zor kısmı ayaklarımızı kıvırarak oturmak zorunda oluşumuzdu. Ben bir pasaklılık örneğiydim, camiden sonra bütün gün tülbenti kafamdan çıkarmazdım ve sürekli eşarbımın ucunu emerdim. Eşarbın tuzlu ve benim hoşuma giden ilginç bir tadı vardı ve doğal olarak annem bu durumuma çıldırırdı. Kuran'ı okuyabilmek için bir cüzü bitirebilmek gerekiyordu, bunu başarabilmek genelde mümkün olmadığından cüzü okumaya her yaz en baştan başlıyorduk. Neyse ki sonunda daha kolay bir cüz verdiler elimizede bu kısmıda atlattık. ( Şimdi yazınca dikkatimi çekti "cüz" ne ilginç bir kelimeymiş yav. )

O zamanlarımızda öğrendiğimiz şeyler bazılarıda bir islam ilmihalinde geçen, "her müslüman çocuğunun bilmesi gereken sualler" diye başlayan sorular ve cevaplarıydı. Neyse tabi bunlar küçük ayrıntılardı o yaşlarımız için ama şimdilerde düşününce fantastik romanlardan alıntılanmış senaryolar gibi görünüyor. O "suâlerden" birini aklımda kaldığı şekliyle çok net hatırlıyorum;

" - "Belâ" neye derler?
  - Misâkâ derler. Yani Cenabı Hak ruhlarımızı yarattığı vakit bunlara hitaben "Ellestü bi rabbiküm" diye sordu, onlarda evet Belâ sen bizim rabbimizsin dediler.."

Burada bahsedilen Belâ, Allah'ın isimlerinden biri ama bunu bilmeyen, konuya uzak olan birine bu bela nasıl bişiy, bir romanın baş karakterimi yoksa sihirli güçleri olan belalı bir karakter mi diye düşünebilir. Nitekim, çok önceleri bir kısmını alıntılayarak ruhsal durum çubuğuma yazdığımda, satanistçe şeyler yazmakla suçlanmıştım. Bende anne babalarımızın bu tür konulara bizlerden önce âşina olduğunu düşünerek yaşlı bir annesi olduğunu bildiğim o kişiye; o zaman al bu cümleyi annene götür o ne anlama geldiğini sana anlatsın demiştim. Sanırım beni yanlış anlamıştı.